Dünyayı değiştiren güç: “Rekabet”
Bugün modern dünyayı anlamak için farklı bir bakış açısı sunmak istiyorum size. Bugünün dünyasını yaratan en önemli etkilerden birisi yazımızın gündemi.

Rekabet sanırım işim gereği hep ilgimi çeken bir konu oldu.
Hep önemli buldum, hep etkisine inandım.
Daha önce yazdığım “Türkiye’den neden bir dünya markası çıkmıyor?” yazısında bu sorunun benim için tek bir cevabı vardı. “Rekabet yok”.
“Sakın marka olma” serisinde ne zaman marka olmak gerekli sorusunun cevabı da benim için benzerdi: “Rekabet varsa marka ol”
Geçen haftalarda okumaya başladığım “100 objede dünya tarihi” kitabında ilginç bulduğum bir paragrafı sizle paylaşmak istiyorum:

Bu hafta Emrah Safa Gürkan’ın “Kapitalizmin Doğuşu” videosunu dinledim yürürken. Orada da satır aralarında rekabeti buldum. Kapitalizmin doğuşu için hoca bir sürü sebep ve olası seçenek sunmakta. Farklı görüşlerden de kendine en yakın bulduğu görüşü bizimle paylaşmakta.
Ben genel olarak hocanın anlatısına inanıyorum. Yerel pazarların her zaman olduğunu ve bu pazarlarda sınırlı mal, satıcı ve alıcı ile rekabet olmadığı aşikâr. Tahmin edin başka ne yok? “Marka!”
Tacirlerin daha çok mübadele ile ticaret yaptığı dönemde de daha geniş pazarlar hatta uluslararası ticaret gelişse de rekabet yaratacak bir hacim yok. Ticaretin dünya ölçeğine çıkmasının etkisi ve artan mal miktarı zamanla piyasaları giderek rekabetçi hale getiriyor ve bu rekabet tam da hocanın dediği gibi tacirlerin üretimi daha verimli kılacak seçenekler aramasına sebep oluyor. Bu noktada kapitalizm doğuyor ve gelişiyor. Markalar bu dönemde doğmaya başlıyor. Ülke ve şehir adları, yöresel ürün isimleri, üretici adları şeklinde rekabet ile birlikte marka da gelişiyor.
Kapitalizmin gelişmesi ile bugünün dünyasını şekillendiren şey bence hala rekabet. Yanlış anlaşılmak istemem. “Serbest piyasa olmalı, rekabet iyidir” gibi bir şey söylemiyorum. (ki öyle olduğuna inanıyorum.) Bugünü yaratan şey rekabet avantajı elde etmek için yaptıklarımızdır. Rekabet avantajı elde etmek için “verimli üretime” ihtiyaç duyarız.
Yukarıda bahsettiğim gibi markaya, rekabet avantajı elde etmek için yatırım yapılır. Şirketler piyasada monopol olmaya bu yüzden çalışır. Devlet eliyle, yasal düzenlemelerle ya da gümrük vergileri gibi bariyerlerle piyasaya girişlerin önü kesilir rekabet avantajı elde edilir. Rekabet dünyayı şekillendirir, değiştirir.
Sizi hala ikna edemedim mi? Amerika-Çin ticaret savaşına bir bakın. Bugünlerde gündemden düşmeyen Deep Seek ile ilgili Trump açıklamasına bir göz gezdirin.
"Eğer bu doğruysa ki kimse doğru olup olmadığını bilmiyor, bunu olumlu bir şey olarak görüyorum çünkü siz de bunu yapacaksınız. Böylece çok fazla harcama yapmayacaksınız ve umarım aynı sonucu alacaksınız. Çinli bir şirketinin Deep Seek'i piyasaya sürmesi, kazanmak için rekabet etmeye odaklanmamız gerektiği konusunda bizim endüstrilerimiz için bir uyandırma çağrısı olmalı."
Rekabet her yerde. Tarım toplumuna geçmemizin de modern dünyanın varlığının da sebebi rekabet. Peki ya sizin işiniz de?
Sizin markanızın rakibi ya da rakipleri kim?
Rekabet avantajı kazanmak için ne yapıyorsunuz?
Tek cümle ile rekabet avantajınızı yazabilir misiniz?