Ellerini kirletmekten korkmamak
Ya Eşkıya filmi ihanete uğrayan Baran’ın değil de ellerini kirletmekten korkmayan Berfo’nun hikayesi ise?

Uzun zamandır yazı listemde olgunlaşmayı bekleyen bir yazı fikri var kafamda. Türk sinemasındaki ikonik sahnelerden bir tanesi, Eşkıya filminde Berfo’nun Baran’la yüzleştiği sahnenin tetiklediği bir fikir. Gelin önce sahneyi izleyelim.
Film bildiğiniz gibi bir intikam hikayesi. İhanete uğramış Baran’ın âşık olduğu kadını (Keje) aramasının ve intikam almasının hikayesi. Türk sinemasının en iyi filmlerinden birisi. Güçlü bir çatışmaya, 35 yıl sonra hapisten çıkan birisinin değişen topluma uyum problemi yan hikâye olarak eşlik ediyor.
Finaldeki intikam sahnesi ise bence pek alıştığımız final sahnelerden birisi değil. Berfo yıllar önceki ihanetini “istediğini almak için ellerini kirletmek” olarak “aşkım için yaptım” diyerek yeniden çerçeveliyor. Ve çok haklı bir soruyla bitiriyor: “Hangimizin Keje’ye aşkı daha büyük? Hangimiz Keje için bu kadar günaha girmeyi göze alabildi? Aşk için ben cehennemde yanmaya hazırım. Ya sen?”
Benim sorum ise biraz farklı: “Aşk için, vatan için, iktidar için, terfi için, evlenmek için, başarılı olmak için, zengin olmak için, ünlü olmak için ahlaksızlık yapılabilir mi?”
Bu işin sınırı nerede?
Herhangi bir gerekçe hangi aşamada ahlaktan ve vicdandan üstün gelir?
Açıkçası Berfo sevdiğini elde etmek için elini kirletmiş, mücadele etmiş, eyleme geçmiş. Hem de arkadaşına ihanet etme pahasına. Bu mücadeleyi görmezden mi geleceğiz? Eylemin hiçbir kıymeti yok mu? Seyredip, ahlaki olarak yargılayacak mıyız sadece?
Çerçeveyi genişletmeme izin verin. Bu “ahlaki yargılama” halinin bugün yaşadığımız bir sürü şeyin sebebi olduğunu düşünüyorum. Bir şeyleri değiştirmek için eyleme geçen, elini kirletmekten çekinmeyen, bir gayesi olan ve bunun peşinden koşan insan çok az. Bize öğretilen ahlak kaynaklı mıdır, dünya zamanla böyle bir hale mi geldi bilmiyorum. Kimse (ben dahil) elini kirletmek istemiyor. Büyük kitleler sadece seyirciye dönüşmüş durumda. Oturduk yerden yargı dağıtılıyor. Twitter’dan büyük büyük laflar var, ahlak sinyallemeleri var, eylem yok.
Herkes birilerinin bir şey yapmasını istiyor ama kimse bir şey yapmak istemiyor. Hepimiz Eşkıya filmindeki Baran gibiyiz. Tertemiz ellerimiz var bizim, mağduruz ve haklıyız. Sabırla bekliyoruz. Bir gün hakkımızı alacağımızı düşünüyor o günü bekliyoruz. Bugün için ise pek bir şey yapmıyoruz.
Elbette ki bu yazı adi olalım, şerefsiz olalım yazısı değil. Derdim eylem ile ilgili. Benim de çok zorlandığım, birileri neler diye düşündüğüm, bazen kendime yakıştırmadığım için yapmadığım, bazen ahlaki olarak kendimi hapsettiğim türlü türlü şey var. Ne için bekliyoruz? Neden duruyoruz? Neden eyleme geçmiyoruz? Ahlaklı olmak büyük bir konfor sanırım. Bırakamıyoruz. Belki de korkuyoruz…
Ben Eşkıya Baran’ı seviyorum. Ama ara sıra da Berfo’ya hayranlık duyuyorum.
Ya siz?