Kafam karışık

Önemli bir şey yok. Biraz fazla düşünüyorum sanırım. Sanırım “Başım Belada.”

Kafam karışık

Yazmak ile ilgili ara ara kafam karışıyor. Karışıklığın sebebi yazmak değil aslında. Ne yazacağım ile ilgili. Böyle yazınca da ne yazacağımı bilmiyormuşum gibi oldu. Daha doğrusu okuyucu ile ilgili. Biraz da bildiklerim ile ilgili. Bok gibi anlattım. Bir daha deniyorum.

Yazarken temel motivasyonum şu an olduğu gibi kendimi ifade etmek. Bu sebeple her şey benim yazılarımın konusu olabiliyor. Bir gün hayatın anlamı, ertesi gün markamı nasıl büyütürüm, sonrasında harika yemek yaptığım bir yazı… Biraz tutarsız gibi gözüküyor. Okuyucu için de her gün bir sürpriz. Bazen iyi, bazense kötü bir sürpriz.

Diğer yandan da işim pazarlama. Ne yapmam gerektiğinin çok farkındayım. Bir alana odaklanmak. Tekrar tekrar o alan üzerine içerik üretmek. O konuda bilinen olmak vb. Böyle yapmak da istediğim şey değil. Şu an bu yazıyı yazmak çok iyi geliyor bana. ama bu bir pazarlama yazısı değil. Ne diyordu Ahmet Kaya: “Nereden baksan tutarsızlık.”

Kendim gibi olup, yazı işini biraz dağınık bırakmak istiyorum. Ama bir yandan da okuyucu var. Ona karşı kendimi sorumlu hissediyorum. Zamanının alıyorum insanların, iyi bir şey yazmam lazım. Ama onlar için de yazmıyorum. Kafam karışık. “Nerden baksan ahmakça”

Böyle olunca da her şeyi kategorilendirmek istiyorum. Herkes istediğini okusun. Ama bir yerden sonra da o da ilginç bir hale geliyor. Fazla düşünüyorum. Hatta bu düşünme durumu yazmamı engelliyor. Çünkü önce diyorum ki bu kategori işini çözeyim. Hangi kategori işi? Ben dert ediyorum aslında. Okuyucu benden gelen bir yazı alıyor. Ama ben biliyorum. 🙂

O zamanlar da duruyorum. Yazmıyorum. Belki de bu benim dinlenme şeklimdir. Kasten kendime küçük dertler yaratıp arada yazmıyorumdur. O zaman “Başım belada”.

Ahmet Kaya şakası ile ilgili görüşümü de aşağıya bırakayım.

Bu gece bu kategorizasyon işini fiksleyeyim de kafam rahat yatayım. 🙂

Bugünlük haleti ruhiyem budur. Yarın görüşürüz.