Paniğe gerek yok
Her gün adını bile duymadığımız yeni bir yapay zekâ modeli duyuruluyor. Ve yine her gün adını duyduğumuz modeller yeni özellikler duyuruyorlar. Nasıl yetişeceğiz? Nasıl işimizi daha iyi yapacağız?

Önce durumu kabullenelim. Her yeni modeli bilmeyeceğiz, bilemeyeceğiz. Tüm yeni özellikleri öğrenmeyi bırakın, takip etmek bile mümkün değil. Açıkçası artık çok büyük önemi olduğunu da düşünmüyorum.
Biraz daha ileri giderek bir süre sonra yapay zekanın kimse için bir rekabet avantajı yaratmayacağı gibi büyük laflar etmeye hazırım. Bunun için yapay zekâ teknolojisi ile ilgili ne olup bittiğini ve muhtemel gelecek senaryolarını biraz tartışmak gerekiyor.
Teknoloji değil özellik
Yapay zekâ her ne kadar çığır açan, devrimsel bir teknoloji olarak anlatılsa da (ve bu doğru olsa da) tüketicilerin, kullanıcıların hayatında yarattığı devrim ile yer almayacak. Kullandığı ürünlerin, hizmetlerin içerisine eklenecek ve bir "feature" (özellik) olarak karşımıza çıkacak.
Elbette ChatGPT, Claude ya da Midjourney gibi servisleri direkt kullananlar ve bunlarla fark yaratanlar olacak. Ama asıl fark, şu an kullandığımız ofis uygulamaları, Photoshop ya da Blender gibi tasarım uygulamaları, ClickUp ve Asana gibi iş takip uygulamaları, muhasebe, finans hizmetleri gibi ürün ve hizmetlere entegre edilen özelliklerin yarattığı katma değer ile açığa çıkacak.

E-posta istemcileri, internet tarayıcınız, e-ticaret siteleri, telefonunuz, marketiniz, bankanız, televizyonunuz bu teknolojiyle hemhal oldukça hayatında hiçbir dil modelini kullanmamış insanlar bu teknolojiyi kullanır hale gelecekler. Muhtemelen de arkada bir yapay zekâ olduğunu bile bilmeyecekler.
Örneğin, kredi kartı işlemlerinde dolandırıcılığı engellemek için yıllardır makine öğrenmesi, yapay zekâ teknolojileri kullanılıyor. Hiç fark ettiniz mi? Bunu da etmeyeceksiniz. Sadece siz değil neredeyse kimse fark etmeyecek. Paniğe gerek yok. Biraz zaman.
Öğrenmek gerekmeyecek
Bu biraz iddialı gelebilir ancak dil modellerindeki ilerleme, operatör, asistan, agent gibi sürece dayalı yaklaşımların yaygınlaşması, tüm servislerin entegre olması, geçmişe dönük kullanıcı verilerinin erişilebilir olması ve yapay zekâ modellerinin birbirleri ile konuşması bir noktada kullanıcının sadece kendini ifade ederek tüm bu teknolojileri kullanabileceği bir noktaya evrimleşeceğe benziyor.
Şu an kullanıcılar görsel ya da video üretmek için isteklerini ChatGPT, Claude ya da DeepSeek ile bir prompt'a çevirip, Stable Diffusion, Midjourney, Runway gibi görüntü ve video işleme teknolojilerini kullanıyorlar. Bu süreç giderek kusursuzlaşacak ve daha da kolaylaşacak.
Kullanıcılar istedikleri görselleri almak için Midjourney'in ya da Stable Diffusion'ın ince ayarlarını, prompt'a özellikle eklenmesi gereken kamera açısı, filtre, çözünürlük gibi detayları öğrenmek zorunda kalmayacaklar.
Dahası benzer bir durum dil modelleri için de geçerli olacak. Bir işi yaptırmak için dil modeli sizi doğal bir diyaloğun parçası yapacak ve sizin adınıza o işi üretecek. Operatör ve agent gibi teknolojilerle etkileşime geçebilecek, sizin adınıza aksiyon alabilecek. Ve siz bunların hiçbirini yaptırmak için bir şey öğrenmek zorunda kalmayacaksınız.
İlk maddede bahsettiğim gibi yapay zekânın uygulamaların içine bir özellik olarak eklenmesi bu adımı ölçekleyecek. Herkes üretebilir, yapabilir, gerçekleştirebilir olacak.
Ucuzluk ve üretici enflasyonu
Yapay zekâ teknolojileri çok hızlı ucuzluyorlar. Dil modelleri her gün yeni bir model ile kendilerini güncelliyorlar. Yeni yükseltilmiş sürüm ücretli hale gelirken daha eski modeller ya ücretsiz hale geliyor ya da ucuzluyorlar. Llama, DeepSeek, Mistral gibi açık kaynaklı modeller kullanıcıların kendi sunucularında hiçbir ek ücret ödemeden YZ modellerini kullanmasına imkân tanımakta. Musk'ın geliştirdiği Grok tamamen ücretsiz olarak X üzerinden erişilebiliyor.

Dil modelleri geliştikçe, modellerin daha fazla işlemci gücüne, daha fazla sunucuya, daha fazla enerjiye ihtiyaç duyacağı varsayılıyordu. Geldiğimiz noktada bu iddia hala geçerli olsa da DeepSeek'in verimli algoritması hikâyenin anlatılan gibi olmadığını göstermesi açısından önemli. DeepSeek herkese daha az işlemci gücü, daha az sunucu ile aynı işlerin yapılabileceğini gösterdi. Verimlilik belli ki modeller için ek bir maliyet avantajı ve teknolojinin ucuzlaması olarak karşımıza çıkacak. Böylelikle kullanıcılar en son teknolojiye çok daha ucuza erişebilecekler.
Bu ucuzlama bu teknolojilerin erişimini arttıracak. Daha fazla uygulama, daha uygun maliyetle yapay zekâ teknolojilerini ürünlerine entegre edecekler. Kod yazmanın ve dijital ürün üretmenin yapay zekâ ile kolaylaşması uygulama alanında bir enflasyon yaratacak. Ucuzlayacak, erişimi artacak ve booom: "Her (n)iş için bir uygulama."
Bu durumda herkes her şeyi yapabilir olacak. Herkes bu teknolojileri ya da bu teknolojiler ile var olmuş uygulamaları kolaylıkla kullanabilecek. Herkes her işi yapabilir, her işin uzmanı olacak. Herkes kodlama, tasarım, pazarlama yapabilir olacak. Ve herkes işinde mevcut durumundan bir tık daha iyi olacak. Herkesin toplam verimliliği artacak. Herkes için daha az zamanda daha çok şey yapmak mümkün olacak.
Panik yapmalı mıyız?
Peki ya işsizlik? Herkes her şeyi yapabilirse ve herkesin verimliliği artarsa bu kadar işe ihtiyaç olacak mı?

Açık ve net olarak fikrimi paylaşmak isterim. Olmayacak. Karşımızdaki teknoloji, yıkıcı bir inovasyon. Yaptığımız işler, yapış şekillerimiz, iş tanımlarımız, görevlerimiz değişecek. Ucuz, kolay ve erişilebilir olduğu için hepimizi etkileyecek. Ama yukarıda anlattığım sebeplerle çoğumuz mecburen ve kendiliğinden, büyük efor sergilemeden adapte olacağız diye düşünüyorum. İşimizi yapmaya devam ederken küçük adımlarla işimize, hayatımıza entegre olacaklar. Bir şekil uyum sağlayacağız. "Paniğe gerek yok" demem tam da bu yüzden.
Yukarıdaki paragraftaki çoğumuz dışında kalan iki grup olacak. İlk grup adapte olamayanlar. Bu grup yavaş yavaş iş hayatından çekilecek, tıpkı geçtiğimiz on yıllarda olduğu gibi. Bu grup bence panikleyebilir. Geri sayım başladı.
Diğer grup ise adapte olmaktan öte bu değişimi bir "rekabet avantajına" dönüştürecek. Herkes mecburen ve kendiliğinden bir tık daha iyi olurken bu grup birkaç tık daha iyi olacak. Asla paniğe gerek duymayacak grup bu grup. Öğrenmeye ve değişime açık, meraklı, kurcalayan, deneyen ve gerçekten üretici olan bu generalist grup sadece hayatta kalan olmayacak, geleceği de şekillendirecek.
Bu değişim yolculuğunda benim rolüm bir tık daha iyi olmak isteyen meraklı bünyeler için yapay zekâ teknolojilerinin pazarlamada ve iş hayatında nasıl kullanılacağını anlatmak. İşin teknolojik kısmını anlatırken de pazarlamanın temellerini, marka ve reklam gibi araçları hikâyenin parçası yapmak, resmin tamamını paylaşmak.
Bir örneğini aşağıda ilginize sunuyorum:

Yazının sonunda beklentinizi yükseltmek istemem. Yapay zekâ teknolojileri ile yatıp kalkan, farklı ürünleri deneyen ve aktif üretici bir kitle var. Bu kitle zaten şimdiden birkaç adım ileride. Benim amacım pratik uygulama örnekleri ile basit ve günlük işler başta olmak üzere, geniş bir perspektifte pazarlama işini nasıl dijitalleştiririz onu anlatmak. Bazen yeni bir dil modelinin değerlendirmesi, bazen bu modelleri kullanarak pazar araştırması yapmak yazıların konusu olacak. İçgörü toplamak, yapay zekâya brief yazdırmak ya da ajanstan gelen işleri değerlendirmek yine yazılarda pratik uygulama olarak yazıp çizeceğimiz başlıklar.
Panik olmamak için takipte kalın! İyi pazarlar!